TR
  • English
  • Türkçe
  • Deutsch
  • العربية
  • Français
  • 中文 (Zhōngwén), 汉语, 漢語
  • русский язык
  • українська
  • فارسی
  • español, castellano
  • gör

    Karadeniz Türkiye

    Sümela Manastırı, Trabzon

    Halk arasında Meryem Ana Manastırı olarak da bilinen Sümela Manastırı, 1000 yıllık tarihi geçmişiyle Karadeniz kıyılarındaki en etkileyici manzaralardan birine ev sahipliği yapar. Adını Mela Dağı’ndan alan Sümela Manastırı, Meryem Ana'ya adanmış bir Ortodoks manastırıdır. 4. yy'da burada küçük bir kilise yapma hayali kuran Barnabas ve Sophorinos adlı iki rahip tarafından kurulmuş ve Bizans İmparatorluğu döneminde de manastır olarak hizmet vermiş, kısa zamanda da zengin kütüphanesi ile bir bilim ve kültür merkezi olmuştur.

    İnanç turizmi açısından önemli bir yere sahip olan Sümela Manastırı,  yüzyıllar boyunca birçok farklı medeniyetten etkilenmiş; Doğu Roma İmparatorluğu döneminde eğitim ve taç giyme törenleri için kullanılmıştır. Manastır, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de önemini korumuştur. Osmanlı sultanları manastıra duydukları saygıyı göstermek için ilgilerini eksik etmedikleri ve sürekli hediyeler sundukları bilinmektedir.

    Maçka ilçesinde yer alan Sümela Manastırı, tarihi ve kültürel önemiyle 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmiştir. Eylül 2015'te kaya düşme tehlikesiyle ziyarete kapatılan Sümela Manastırı, dört yıl süren restorasyon çalışmalarından sonra Temmuz 2020 yılında tekrar ziyarete açılmıştır. Uzun süren restorasyon çalışmalarında bölgeden 1000 tondan fazla kaya çekilmiş, 17 bin metrekarelik kaya bölümünde koruma alanı oluşturulurken, manastırın korunması için her taraf çelik ağlarla kaplanmıştır. Manastırın peyzaj çalışmalarının yanı sıra kayaların jeolojik ve jeoteknik bakımı yapılmış ve güçlendirilmesi tamamlanmıştır.

    Zil Kale, Rize

    Zil Kale, Rize’nin en önemli yapılarındandır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmeyen kale, Fırtına Deresi’nin yamaçlarında kuruludur. Deniz seviyesinden 750 metre, dere yatağından ise 100 metre yükseklikte oluşu sayesinde stratejik önemini arttıran kalenin, 8 burç ve 1 gözetleme kulesi vardır. Kale dış surlar, orta surlar ve iç kısımda bulunan kaleden oluşur. Kuzeybatı yönünde bulunan patika yol takip edildiğinde dış kaleye ulaşılan yapının, dış kalesinden orta surlarına terastan gidilir. Oradaki kapıdan geçince orta kaleye ulaşılır. Burada muhafız binası, şapel ve baş kule olmak üzere 3 önemli yapı bulunur. Duvarlarda bulunan kiriş delikleri sayesinde kalenin 4 katlı olduğu anlaşılır.  Vadi manzarasına hakim olan kale, mükemmel manzarasıyla ziyaretçilerine enfes bir görsel şölen sunar.

    Tarihi Cezaevi, Sinop

    Filmlere, şarkılara ve şiirlere konu olan Tarihi Sinop Cezaevi; özel bir coğrafi konuma sahip olmasının yanı sıra antik döneme dayanan tarihi ile öne çıkar. Sinop’un 1214 yılında Anadolu Selçukluları tarafından fethedilmesinden sonra Sultan İzzeddin Keykavus’un emriyle bir iç kale yaptırılmıştır. İç kalede 11 tane burç bulunur. Selçuklu döneminden itibaren uzun süre tersane olarak kullanılan iç kalenin burçları 1560 yılında zindana dönüştürülmüştür. Bir zamanlar Anadolu'nun Alkatraz'ı olarak bilinen Tarihi Sinop Cezaevi, 1999 yılında kapatılarak müzeye dönüştürülmesinin ardında kapılarını ziyarete açmıştır.

    Tarihi Cittaslowlar (Yavaş Şehirler), Bolu

    Türkiye'nin en büyük iki şehri olan İstanbul ve Ankara arasında yer alan Bolu’nun iki tarihi ilçesi Göynük ve Mudurnu, yavaş şehir olarak adlandırılan Cittaslow hareketine üye olmalarıyla dikkat çeker.

    Mimarisi son derece iyi korunmuş eski bir Osmanlı şehri olan Göynük’ün, tarihi gelenek ve görenekleri, yöresel kıyafetleri, folkloru ve mutfağı ile günümüzde hala korunmaktadır. Tüm yerleşim alanı koruma altında olan Göynük'ün henüz yapılaşmanın başlamadığı Sünnet Gölü ve Çubuk Gölü, bozulmamış doğasıyla hafta sonu kaçamaklarının vazgeçilmez köşelerindendir.

    180'den fazla tarihi binası ve eski evleri ile ünlü olan Mudurnu ilçesi, Abant Gölü'nün 17 km güneybatısında yer alır. Zengin bir bitki örtüsüne sahip göl çevresinin yanı sıra ormanlık alanlarında sarı çam, Avrupa karaçamı, kayın, meşe, kavak, dişbudak, gürgen, söğüt, ardıç, fındık ağaçları ve muşmula ağaçları yer alır.

    Safranbolu Evleri, Karabük

    Karabük şehir merkezinin 8 km kuzeyinde yer alan Safranbolu, 1975 yılından bu yana koruma altında olmakla beraber 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmiştir.

    17. ve 18. yüzyılda büyük bir mimari gelişim yaşayan Safranbolu'nun tarihi yapılarını çevreleyen ilçe merkezindeki Safranbolu evleri, Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. Yaklaşık 2.000 geleneksel Türk evinden oluşan bu evlerin yaklaşık 800'ü koruma altındadır.

    İlçede Safranbolu evlerinin yanı sıra Safranbolu’nun tarihini geçmişini yansıtan kale, hamamlar, çarşılar, hanlar, camiler, eski hükümet binası bizi tarihte bir yolculuğa çıkartan eşsiz mimari örnekler yer alır.

    Hattuşa, Çorum

    Hattuşa, Geç Tunç Çağı'nda Hitit İmparatorluğu'nun başkenti olmasıyla öne çıkar. Çorum ilinde yer alan Hattuşa, 1986 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ndedir.

    M.Ö. 17. yüzyılda Hititler'in başkenti olan Hattuşa’da bulunan ve günümüze kadar gelen pek çok şehir harabesinin tarihi MÖ 13. .yy’a uzanır. Kraliyet binalarının bulunduğu Büyük Kale'de sütun galerileriyle çevrili avlular, konutlar, depo binaları ve büyük bir kabul salonu dahil olmak üzere büyük bir sarayın pek çok kalıntısı ortaya çıkmıştır.

    MÖ. 1200 yılından hemen sonra Hitit İmparatorluğu'nun çöküşüyle, Anadolu Tunç Çağı da sona ermiştir. Ancak, Hattuşa kentinin bulunduğu arazinin bir yerleşim yeri olmaya devam ettiği biliniyor. Helenistik, Galat, Roma ve Bizans yerleşimlerinin ve surlarının izlerini taşıyan Hattuşa'daki yerleşim, Persler döneminde de sürmüştür.

    Bandırma Vapuru, Samsun

    Osmanlı Denizcilik İşletmesi’ne ait eski bir yük gemisi olan Bandırma Vapuru,

    tarihte üstlendiği önemli rol ile ünlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu

    Mustafa Kemal Atatürk'ün, Mayıs 1919'da Türk milli hareketinin başlamasına damgasını vuran İstanbul'dan Samsun'a götürülmesinde üstlendiği tarihi rol ise unutulmaz.

    Mustafa Kemal Atatürk'ü silah arkadaşlarıyla İstanbul'dan Samsun'a taşıyan Bandırma Vapurunun replikasının inşası için 1999 yılında Samsun Valiliği tarafından bir proje başlatılmış, 2001 yılında ise tamamlanmıştır. Bandırma Vapurunun replikasının resmi açılışı 2003 yılında Bandırma Gemi Müzesi adıyla yapılmıştır. Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından ilerleyen yıllarda yapılan çevre düzenleme çalışmaları ve iyileştirmeler neticesinde Bandırma Gemi Müzesi’nin de yer aldığı Milli Mücadele Parkı adeta bir açık hava müzesi haline gelmiştir.

    Yason Burnu Yarımadası ve Yason Kilisesi, Ordu

    Doğal güzelliği ile dikkat çeken ve Ordu’nun görülmeye değer yerlerinden biri olan Yason Burnu, Perşembe ilçesindeki Samsun-Ordu Karayolu üzerinde yer alır. Yarımadada yer alan ve 1869 yılında inşa edilen kilisenin onarılarak ve aslına uygun çevre düzenlemesi yapılarak ziyarete açılmasının ardından Yason Burnu Yarımadası, Ordu’nun en gözde cazibe merkezlerinden biri olmuştur. Karadeniz sahili boyunca üzerinde kilise bulunan tek yarımada olan Yason Burnu aynı zamanda Altınpost Efsanesi'nin (Arganot Efsanesi) geçtiği yerdir.

    Tarihi Konaklar, Kastamonu

    Geleneksel Türk evi ve yakın dönem Osmanlı mimarisi örneklerinin yoğun olarak bulunduğu ender Anadolu şehirlerinden biri olan Kastamonu’da yer alan Kastamonu Konakları, 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiştir. Türk toplumunun yaşamını günümüze yansıtan ve sokaklarında gezenleri geçmişe götüren sivil mimarlık örnekleri olan konaklar, şehrin düzensiz yapısı sebebi ile bazen dar bazen de merdivenli sokaklardan geçerek ziyaret edilir. Şehrin coğrafi yapısı ve güvenlik nedeni ile konaklar birbirine yakın inşa edilmiştir.

    Özellikle kent merkezinde yer alan konakların en önemli özelliği, her bir yapının ön cephelerinde farklı mimari tasarım ve estetik anlayışı inşa edilmiş olmasıdır.
    Komşunun güneşini, gölgesini ve manzarasını engellememek ve bulunduğu alanı en iyi şekilde değerlendirme amacıyla tasarlanan sivil mimarlık yapılarının inşasındaki temel düşünce, Kastamonu’da yer alan konaklarda en iyi şekilde yansıtılmaktadır.

    Siz de Kastamonu’ya geldiğinizde restore edilen konakları ziyaret edebilir, otel olarak hizmet veren konaklardan birinde geceyi geçirip sıcak atmosferinde yerel Kastamonu lezzetlerini tadabilirsiniz.

    Maden Müzesi, Zonguldak

    Maden şehri olarak bilinen Zonguldak'taki ilk maden, 1880 yılında açılmıştır. Günümüzde eğitim merkezi olarak kullanılan bu alan, taşkömürü madenciliğinin hayatın her alanda izleri görülen kültürünü bir müze ile kalıcılaştırmak amacıyla Maden Müzesi olarak hizmet vermektedir. Müze Binası fuaye, teşhir salonları, toplantı salonu, depolar ve idari birim odalarından oluşmaktadır.